MÖ 8000’den önce, bugün Ürdün olarak bilinen bölgede avcılar yaşıyordu. MÖ 1500’den sonra Ürdün, oldukça organize krallıklara bölündü. En önemlileri Moab, Edom ve Amun’du. Daha sonra MÖ 500’den sonra Nebatiler denilen Araplar Ürdün’e göç ettiler. Bölgedeki ticaret yollarına dayalı zengin bir krallık geliştirdiler. Başkentleri Petra idi. Roma Ortadoğu’nun yeni gücü haline geldi. İlk başta Nebatiler bağımsızlıklarını korudular. Ancak MS 106’da Roma İmparatorluğu tarafından emildiler.
Roma yönetimi altında Ürdün gelişmeye devam etti ve Hıristiyanlık yayıldı. Ancak Roma İmparatorluğu ikiye bölündü ve Ürdün, Bizans İmparatorluğu olarak bilinen doğu kısmının bir parçası oldu.
7. yüzyılda Ürdün Müslümanlar tarafından fethedildi ve İslam dünyasının bir parçası oldu. Yüzyıllar boyunca Ürdün, diğer bölgeler arasında bir ticaret yolu olarak geleneksel rolünü sürdürdü. Daha sonra 1516’da Türk İmparatorluğu’nun bir parçası oldu. Ürdün yüzyıllar boyunca çok az değişti.
19. yüzyılın sonlarında Rus İmparatorluğu’ndan Müslümanlar zulümden kaçmak için bölgeye geldiler. 1908’de Şam’dan Medine’ye Hicaz demiryolu inşa edildi. 1914’te Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde Türk İmparatorluğu Alman tarafına katıldı. İngilizler tarafından desteklenen Arap milliyetçiliği o sırada büyüyordu. Haziran 1916’da bir ayaklanma başladı – Büyük Arap İsyanı.
1918’de Türkiye, Müttefiklere yenildi. Ancak Ürdün’ün bağımsız olmasına izin verilmedi. 1921’de İngiliz mandası verildi. Ürdün nihayet 1946’da bağımsız oldu ve Abdullah kral oldu.
Bugün Ürdün, yoksulluk ve işsizlik gibi ekonomik zorluklarla karşı karşıya, ancak ekonomi istikrarlı bir şekilde büyüyor. Ürdün turizm için büyük bir potansiyele sahiptir.
Yoruma kapalı.