Hıristiyan ve Müslüman izleri: Bingöl’ün gizemli Zağ mağaraları

Bizans döneminden günümüze kadar tarihi bir mirası temsil eden, MS 5. yüzyılda Roma İmparatorluğu bünyesinde yaşayan Hıristiyanların gizlice yaşayıp ibadet ettikleri Solhan İlçesi’ndeki Zağ Mağaraları, birçok dönem zulme uğrayan Hıristiyanların barındığı bir yer olarak kullanılmıştı. Yıllarca saklandılar, tapındılar ve gizlice yaşadılar. Beş ayrı kattan oluşan mağara, yapıldığı döneme özgü mimarisiyle dikkat çekiyor. Murat Nehri’ne bakan tarafta yerden yaklaşık 300 metre yüksekte yer alan mağaranın katları arasında enine geçişler bulunmaktadır. Katlar arası geçiş yuvarlak şöminelerle, bir odadan diğerine geçiş ise kapılarla sağlanmaktadır. Birinci katta tahıl ambarları, orta katta oturma odaları, üst katta ise iki harem bulunmaktadır. Katlar arası geçişin yuvarlak bacalarla sağlandığı mağaranın üst kısmında gözetleme kuleleri bulunmaktadır.

“HIRİSTİYANLAR TARAFINDAN YAPILDI”

Bingöl Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Mağaraların Hıristiyanlar tarafından inşa edilip kullanıldığını belirten Nebi Butasim, şöyle konuştu: “Bingöl ve çevresindeki tarihi eser ve kalıntıları uzun yıllardır araştırıyorum. Araştırmalarımızdan biri de 40 kilometre uzaklıktaki Kuşburnu köyündeki Zağ mağaralarıyla ilgili. Bingöl merkezden Kültür ve Turizm Bakanlığımızın kazı dairesi kapsamında Bingöl’de üniversitemizin desteğiyle birkaç yıldır araştırma yapıyoruz. Zağ Mağarası’nın yüzey araştırmaları tamamlandı. Şimdilik bununla ilgili bazı veriler elde ettik ve bilim dünyasıyla paylaşıyoruz. Bahsettiğimiz gibi Zağ mağarası, yaklaşık 5 kilometre doğuda, Murat vadisine bakan bir kayanın üzerinde yer alıyor. Geçmişi çok eskilere dayanan bu yapının, haç işaretinin bile kullanılmadığı bir dönemde, tek tanrıya inanan Hıristiyanlar tarafından kayaya oyularak inşa edildiği belirtildi. Bir şehrin özelliklerini taşıyor” dedi.

‘ODALARA TÜNELDEN ULAŞILABİLİR’

Mağara odalarına tünellerle ulaşıldığını belirten Butasım, şöyle konuştu: “Zağ Mağarası aslında başlı başına bir mağara kompleksi değil. Son araştırmalarımızda bir kaya mağarası daha bulduk. Kuşburnu köyünün merkezinde ve ayrıca ünlü Zağ Mağaraları dediğimiz mağaranın daha doğusunda yer alan bir mağaradır. Bu bölgedeki mağaralar, Keldere Vadisi’ndeki mağara komplekslerinin ana merkezini oluşturur. 5 katlıdır. 2003 depreminde yıkılan kompleksin girişi yüzeyden görülebileceği gibi tünel şeklinde şömine ile sağlanmaktadır. 5 kat bulunmaktadır ve katlar arasında geçişler sağlanmaktadır. Odalar iyi kesilmiş şekillere sahiptir ve her odada iki niş bulunmaktadır. Bu odalar 3 metreden 4 metreye kadar değişen boyutlarda mevcuttur. Yani ortalama olarak yaklaşık 14, 16 metrekare yüzey alanı bulunmaktadır. Orta kat dediğimiz alanda kayaya oyulmuş iki sarnıç bulunmaktadır. “Bu sarnıçların iç kısmı tamamen bir tür beyaz çimentoyla sıvanmıştır ve bunların muhtemelen su sarnıcı olarak kullanıldığını tahmin ediyoruz” dedi.

‘BİNADA HİÇBİR İŞARET BULUNMADI’

Butasim, mağaralarda herhangi bir haç işaretine rastlanmadığını belirterek, şöyle konuştu: “Mağaranın ön cephesi ve yapısı, şapel olarak tanımladığımız, küçük kilise olarak da bilinen, neredeyse tamamen yıkılmış bir alandır. Bu duvardan bakıldığında sadece batı ve kuzeybatı kısmında bir niş kalmıştır, burası mini bir şapeldir.” Bu kaya kompleksinde yaşayan halkın ibadethanesi olarak hizmet verdiği anlaşıldı. Son dönemde burası hakkında pek çok bilgi ve belgeye ulaşmaya başladık. Erken dönemde Hıristiyanların bu yerleri kullanmasından sonra bu yer hakkında pek çok hikaye, söylenti ve efsaneler bulunmaktadır. Buranın İslami dönemde Müslümanlar tarafından kullanıldığını biliyoruz, özellikle Orta Çağ ve sonrasında okul ve medrese olarak kullanıldığını biliyoruz. Köylüler bunu çok dile getiriyor, yakınlardaki İslami döneme ait türbe yapıları da bu gerçeği güçlendiriyor. Bu efsanelerden en önemlisi buranın girişinin kesin olarak bilinmemesi yani 2003 depremi öncesindeki durumuna bakılırsa kompleksin girişinin baca şeklindeki bir duvar veya kayadan girilerek beklenmesidir. Solda ve sağda karınca yuvasını andıran odalar var. Çoğu zaman Timur Leng’in buraya gelip askerleriyle birlikte kayıp şehri burada aradığı söylenir. Timur’un askerlerinin köyü ile bu Zag mağaraları arasında bir tepe bulunmaktadır. Bugün köylüler tarafından Timur Tepesi olarak adlandırılmaktadır. Günlerce orayı kazdıkları ve gizli bir geçitten bu kayıp şehri aradıkları söyleniyor. Daha sonra yaşlı bir kadının bu mağaralara bir kap dolusu yoğurt getirdiği ve takip edildiği ve gizli geçidin bulunduğu söyleniyor. Böylece kayalara oyulmuş bu şehir, mağarasıyla birlikte Timur’un eline geçmiştir. Bahsettiğimiz gibi yapı üzerinde herhangi bir işaret veya haç benzeri bir şey bulunmamaktadır. “Böyle bir iddiayı ortaya attık çünkü bunun büyük olasılıkla çok eski bir dönemde, Hıristiyan dünyasının haçı kullanmadan önce, tektanrıcılığa inandıkları dönemde yapıldığına inanıyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir