
Şimdi işitme, şimdi Artvin'de olmak gibi bir şey var. Bu sadece bir yolculuk değil; Suyun sesi karıştırılırken gelişen bir kişinin sesini bulduğu yaramaz bir durum gibidir. Haziran'dan Temmuz'a kadar, bu dağlar, bu platolar, bu şelaleler en iyi zamandır. “İki dağ arasında olduğunuzda, insanlar soğukluğun düştüğünü söylüyor” veya Sai, Artvin tam olarak benzer bir yer; Taze, net ve biraz sessiz …
Arhavi'nin kalbinde, ormanda saklanan Mençuna şelalesi, bu devasa su perdesi, sabahın erken saatlerinde çok güzel. Biraz “Goba” (yerel, mısır ekmeği) ve “peynir” alın, Mençuna'ya geldiğinizde, önce bir göz atın, sonra sessizce teşekkür ederim. Ve elbette, Marare şelalesi … MacAhel'in yanından geçtiğinizde, orman yollarından ulaşabileceğiniz bu şelale barış gibi insanlarda ödenir. 63 metrelik bir yükseklikten düşen suyun sesi ile düşüncelerinin ağırlığı hafifletir.
Hatila'dan Caucasör'e
Sadece Artvin insanlar bilmiyor: Plato sadece serinlemek için bir yer değil, ruh iyileşmeye ve rahatlamaya gitmektir. Örneğin, Kafkasör Platosu'na gidin; Başka kaç yer şehre bu kadar yakın kaldı ve şimdiye kadar hissettiriyor? Hatila Vadisi Milli Parkı'ndaki cam terasta ayaklarının altına yayılan geniş vadilere bir göz atın. Kalbin yükü yanıyor, kelimeler anlamlarını kaybediyor. Ancak, bazı şeyler Artvin'de telaffuz edilmez; Canlı, keçe, unutulmaz.
Bulutların Altında Sessizlik
Artvin'in gerçek yüzünü gördüğü düşünülmüyor. Ardanç ve Gürcü sınırı arasında, bulutların hemen altına yerleştirilen bu plato, gölleri ve sakinleriyle tam bir iç yalıtım noktasıdır. Platodan çıktığınızda, her zaman Barhal Kilisesi'ne girmelisiniz. 10. yüzyıla kadar uzanan bu muhteşem yapı, dağlarda duran Alıparmak köyünde yer almaktadır. Sessizliği dinlemek için harika bir yer; Buradaki tarih sadece bilgi değil, aynı zamanda bir duygu.
Hell Creek Kanyonu
Biraz adrenalin isteyenler için bir sonraki durak Hell Creek Kanyonu Doğa Parkı. Adı ile ters orantılı bir güzelliğe sahip olan bu doğa harikası, Türkiye'nin en yakın ikinci kanyonudur. Kanyonu geçtikçe dik kayalıklar artıyor, her iki insanı da etkiler ve küçük hissettirir. Burada zaman durur, doğa konuşmaya başlar. Artvin'e düşerseniz, tarih ve doğanın iç içe geçtiği büyüleyici bir yapı olmadan geri dönmeyin: Othhta Eklesia, yani “dört -kilisemöz manastır”. Yusufeli Bölgesi Tekkale köyündeki bu 10. yüzyıl yapısı, bölgedeki Gürcü mimarisinin en etkileyici örneklerinden biridir.
Ne yemeli?
Artvin'e gelme ve göbeği beslemeden geri dönme eksikliğidir, platoya gitmeyin ve elbisenin sesini duymayın. Her şeyden önce, Dario ile başlayalım: hamurun yoğurt ile buluştuğu bu lezzet, üzerinde tereyağı, her ısırıkta Artvin'de olduklarını söylemenizi sağlar. Çok iyi ya da “Muhlama”, mısır unu, tereyağı ve tel peynir bir parti yaptı … Karadeniz tam bir masası arıyorsanız, bir kararalahana zarfı, mısır ekmeği, pancar çorbası (siyah lahana çorbası), kavrulmuş sottaceti yan lezzetleri kaybetmez. Tatlı, laz veya ceviz pasta geldiğinizde, kaygan bal masa yıldızıdır. Unutmayın, buradaki yiyecek sadece karıyı beslemekle kalmaz; Sohbet, paylaşım, geleneklerin bir parçasıdır.